Çocuğunuz Konuşmuyor mu?

Anne baba olarak heyecanla bekleriz minik bebeğimizin ağzından çıkacak ilk kelimeyi..
"Anne" mi diyecek, "baba" mı.. Yoksa "mama" mı.. Belki de "dede".. 
Biz anneler genellikle çok da şanslı değiliz bu konuda, "b" "d" ve "m" haflerini daha kolay söyleyen bebeklerin ilk tercihi ya "baba" ya "mama" oluyor çoğunlukla..

Çocuğumuz büyürken onunla beraber gelişiyor konuşma yeteneği de, kendiliğinden gibi görünür ama aslında çevreyle birebir ilişkili bu gelişim.
Bazen de aksamalar oluyor.
Çocuğumuz o ilk kelimeyi ya da cümleyi bir türlü söyleyemiyor.
Aile büyükleri, eş dost "Bekle nasılsa konuşacak, o zaman da sussun isteyeceksin" diyor,
"Zaten babası ya da annesi de geç konuştu" mazeretlerini duymaya başlıyorsunuz. 
Hele bir de bebeğiniz erkekse hiç endişelenmeye gerek yoktur çevreye göre, çünkü erkek çocuk zaten geç konuşur.
Peki ne zamana kadar beklemek gerekir?
Bu bir problem midir?
Zamanı gelince kendi kendine konuşmaya başlar mı ya da anne baba olarak bir şeyler yapmanız gerekir mi?

Söz konusu konuşma becerisi olunca sorulacak çok soru var. Ama önce geç konuşma ve konuşma bozukluklarının tanısını yapmak en doğrusu.

-Gecikmiş konuşma:  ,
En baştan kabul edelim, her çocuk biriciktir. Tıpkı diğer temel becerilerde olduğu gibi konuşma söz konusu olunca da her çocukta farklılıklar görmemiz normal. Kimi daha erken başlar kelimeler kullanmaya kimi daha geç. Aynı yaşta çocuğu olan iki annenin belki de birbirlerine ilk sorusu oluyor; "sizinki konuşmaya başladı mı?"
Ama yapmayın çocukları birbirleriyle kıyaslayarak çıkarımlar yapmaya çalışmayın. Kendi çocuğunuzun gelişimini takip edin ve onu sadece kendi becerilerindeki ilerlemelere göre değerlendirin.
Tabi bunu yaparken bazı kriterleri göz önünde bulundurun.  
İki yaşını bitirdikten sonra, bir çocuk hala birkaç kelime söylemiyor, kısa cümleler kurmuyorsa, o zaman konuşması gecikmiş demektir.


-Artikülasyon bozukluğu:
Çocuğun “r”, “b”,”k” gibi sesleri yanlış çıkarması, mesela “araba” yerine “ayaba”, “abla” yerine “abya”, “kapı” yerine “tapı” demesi bu bozukluğa örnek.
Önce sevimli gelir bu konuşma tarzı anne baba ve çevreye. Taklitler yaparak, tekrar tekrar söyleterek fark etmeden pekiştirilir bu konuşma bozukluğu. Ancak yıllar ilerledikçe kelimeler düzelmezse anne baba endişelenmeye ve daha önce sevimli bulduğu bu durumu eleştirmeye başlar.
Eğer çocuk dikkat çekmek için yanlış telaffuz yapıyorsa bu değişken tepkiler kafasını karıştırır.
Yok eğer ağız ve diş yapısındaki anormallik gibi fizyolojik bir bozukluk ya da motor becerilerde bir yetersizlik varsa çocuğun konuşmaktan çekinmesine hatta içe kapanmasına neden olabilirsiniz.
O yüzden en baştan bu konuya hassasiyet göstermekte fayda var. 

-Kekemelik: 
Çocuklarda çoğunlukla 2-5 yaş döneminde ve birden bire ortaya çıkabilir. Bazı uzmanlar kalıtımın etkisini savunur ama özellikle çocukluk dönemi kekemeliğinde psikolojik nedenler ön plana çıkıyor. Hatalı anne baba tutumları, yaşanan travmatik bir tecrübe, anne ya da baba kaybı gibi çocuğu kaygılandıran ve strese sokan durumlarda kekemeliğe neden olabiliyor.

Şimdi gelelim neler yapmamız gerektiğine..   

Öncelikle çocuğunuzda geç konuşma ya da konuşma bozukluklarından biri görülüyor olabilir, hemen panik yapmayın.
Okul öncesi dönemde her 10 çocuktan birinde konuşma bozukluklarından biri görülüyor.
Tabi bu boş verin gitsin demek de değil.
Çok yüksek bir ihtimal olmasa da çocuğunuzun ileri düzey bir konuşma bozukluğu yaşamaması için eğer ihtiyaç varsa bir uzman tarafından tedavisi yapılmalı.

İşin bir diğer boyutu da az önce değindiğim sosyal uyum üzerindeki etkisi. Konuşmada güçlük yaşayan ve kendisiyle dalga geçileceğini düşünen ya da bu durumu tecrübe eden çocuk sosyal ortama uyum sağlamakta ve yaşıtlarıyla iletişim kurmakta güçlük çekiyor. Sonrasındaysa çeşitli sosyal fobilerin ortaya çıkma ihtimali artıyor.
Dolayısıyla kendi kendine geçer anlayışı çocuğa fayda sağlamıyor.

Eğer danıştığınız uzman sizin için bir tedavi programı uygun görürse en önemli noktanın sabır olduğunu unutmayın. Dünden bugüne mucize beklemeyin.
Konuşma bozukluklarının tedavisi anne,baba,çocuk ve uzmanın dahil olduğu uzun bir süreç. sonuç alabilmek için sabırlı ve tutarlı adımlarla sonuna kadar yürümek gerekiyor. Çoğu zaman anne baba gördükleri ilk iyileşmede tedaviyi yarım bırakıyor ama bu durumda geri dönüşler olabiliyor.

Bahsettiğim tablo daha ileri vakalar için geçerli.
Herhangi bir gecikme ya da bozukluk olmasa dahi anne baba olarak, çocuğunuzun sağlıklı dil gelişimi için yapmanız gerekenler var elbet. 

-Çocuğunuzla her fırsatta konuşun!! 
Masal anlatın, kitap okuyun, oyun oynayın. Okul öncesi dönemde bir çocuğun en önemli rol modeli anne babası yani sizsiniz. Siz çocuğunuzla konuşurken ne kadar çok ve farklı kelime kullanırsanız, çocuğunuzun kelime dağarcığı o kadar genişleyecek.

-Yaşıtlarıyla zaman geçirebileceği fırsatlar yaratın. 
Günümüzde çocğu çocuk bir apartman dairesinde, anneanne, babaanne ya da bakıcı eşliğinde başka kimseyi görmeden geçiriyor günlerini. Ama unutmayın, çocuğun yaşıtlarıyla beraber vakit geçirmesi konuşma hevesini artırır ve pratik kazandırır.

-Çocuğunuzu konuşmaya teşvik edin ama zorlamayın.
Bazı anne babalar her şeyi çocuklarının yerine yapar. Cümlesini bitirmeden tamamlar, eliyle ya da gözüyle işaret ettiğini ikiletmeden verir. Bunun adı aşırı koruyucu kollayıcı tutum. Her şeyde olduğu gibi koruma-kollamada da aşırıya kaçmak ne size ne çocuğunuza fayda sağlar. Çocuğunun hayatını kolaylaştırdığını zannedersiniz ama aslında gelişimini engellersiniz.
Çocuğunuzu yaşına uygun beklentilerle cesaretlendirin. 

- Çocuğa çok yüklenmeyin.
Tıpkı aşırı koruyucu olmak gibi çocuğa yaşını ve gelişim özelliklerini aşan beklentilerle yaklaşmak da doğru değil. Sürekli tekrarlaması için kelimeler sıralamak, söylemesi için zorlamak çocuğun erken konuşmasını sağlamaz. Çocuklara bir şeyleri öğretmek için yaklaşmayın,  vermek istediklerinizi oyunların, masalların, sohbetlerin içinde verin. İşinizin ne kadar kolaylaştığına siz bile şaşıracaksınız.

-Çocuğu gün boyu televizyon karşısında bırakmayın. 
Eğer anne baba olarak siz çalışıyorsanız, çocuğun bakımını üstlenen kişiye de çocukla mutlaka zaman gecirmesini, konuşmasını tembihleyin. Televizyondaki eğitici programlar sizin çocuğunuzla paylaşacağınız vakitler kadar yararlı olamaz.
Gün içinde az ilgi gören ve az konuşulan çocuklar çoğunlukla konuşmada çok geç kalıyor.
Vakit mi yetmiyor?
Unutmayın hiçbir ev işi çocuğunuzun gelişiminden daha önemli olamaz. İşler için ayırdığınız zamanlardan kısın, çocuğunuzla vakit geçirin. Bu kadar net.  

-Hatalı kelimelerin üzerinde durmayın. 
Anne babaların en sık yaptığı yanlışlardan biri de çocuğun hatalı kelimelerine aşırı ilgi ya da tepki göstermek.
Anne baba hatalı söylenen kelimeyi sempatik bulur, çocuktan tekrarlamasını ister hatta kendisi de o şekilde telaffuz ederse çocuk ilgiyi sürdürmek için hatalı söylemine devam eder. Kelime o şekilde yerleşir. Sonra sizin küçük kızınız/oğlunuz arkadaşları arasında konuşması konusunda alay konusu olursa neye uğradığını şaşırır. Anne babası hep gülüyorken arkadaşlarının dalga geçmesine anlam veremeyen çocuk ya saldırganlaşır ya içe kapanır.

Anne babasından hataları konusunda aşırı tepki gören çocuklar da çoğunlukla kendini geri çeker. Azarlanmamak için mümkün olduğunca az konuşmaya hatta daha az iletişim kurmaya başlar.

En sağlıklı anne baba tutumu çocuğun konuşma sırasındaki hatalarının üzerinde durmayan başarılarını ise destekleyen anne baba tutumudur.

-Çocuğu damgalamayın. 
"Sen neden konuşmuyorsun bak arkadaşın ne güzel anlattı derdini.."
"Koca çocuk oldun hala beceremiyorsun şu kelimeyi söylemeyi"
"Durma, takılma, derin bir nefes al, şimdi kekelemeden devam et bakalım"

Bu eleştirileri, uyarıları unutun!
Yardımcı olduğunuzu zannederken çocuğunuzu daha fazla strese sokmak istemezsiniz herhalde. Sadece cümlelerinizle değil, haliniz tavrınızla da çocuğu telaşlandırmaktan kaçının.
Önce siz sakin olun.
Çocuğun dudaklarına değil, gözlerine odaklanın.
Onun yerine cümlelerini tamamlamaktan kaçının.
Derdini anlatması için ona zaman tanıyın.
Yani uzun lafın kısası;
Sabırlı olun!!

-Çocuğunuza her fırsatta sevginizi gösterin.
Çocuklar başarısız olduklarında en çok anne babalarının sevgisini kaybetmekten korkarlar. Konuşma bozuklukları beraberinde güven sorunlarıyla gelebilir. İşte bu nedenle çocuğunuza sevginizin onun başarılarıyla bağlantılı olmadığını, onu her koşulda destekleyip seveceğinizi gösterin. Dikkat ettiyseniz söyleyin demedim, gösterin. Çocuklar sözlere değil, davranışlara bakar ve inanırlar.



Psikolog Irmak GÜRCAN KERİMOĞLU

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder